30 Aralık 2009 Çarşamba

HERKESE KEYİFLİ BİR YIL DİLİYORUUUM

Herkese keyifle,neşeyle,sağlıkla,güzel süprizlerle dolu,mutlulukla,paylaşarak ve üreterek geçirebileceği harika bir yıl diliyorum.

10 Aralık 2009 Perşembe

FARKINDAYIM DA ...:(





Ahmet Bey, sabah saat 7.00'de

*
Casio**masa saatinin alarmıyla gözlerini açtı.

*Puffy**
yorganını kaldırdı.

*Hugo Boss**
pijamalarını çıkarıp

*Adidas**
terliklerini giydi.

*WC**
'ye uğradıktan sonra banyoya geçti.

*Clear**
şampuan ve

*Protex**
sabunuyla duşunu aldı.

*Colgate**
ile dişlerini fırçaladı.

*BRAUN**
ile saçlarını kuruttu.

*Bill's**
gömleğini ve

*Pierre Cardin**
takımını giydi.

*Lipton**
çayını içti.

*Sony**
televizyonda medya özetlerini ve

*flash**
haberleri izledi. *

*Citizen**
kol saatine b aktı. Aile fertlerine

*'BYE'**
deyip

*Hyundai**
otomobiline bindi.

*Blaupunkt**
radyosunu açarak,

*rock**
müziği buldu. Ağzına bir

*Polo**
şeker attı. Şehrin göbeğindeki

*Mega Center**
'daki ofisine varınca,

*Toshiba**
bilgisayarını çalıştırdı.

*Microsoft Excel'e**
girdi.

*Ofisboy**
'dan

*Nescafe**
'sini istedi. Saat 10.00'a doğru açlığını

yatıştırmak için

*Grissini **
yedi. Öglen

*Wimpy's Fast Food**
kafeteryaya gitti. Ayaküstü,

*Coca Cola
** ve **hamburgeri **mideye indirdi.

*Camel**
sigarasını yakıp

*Star**
gazetesini karıştırdı. Akşamüzeri iş çıkışı

*Image Bar'
** a uğrayıp

*JB'**
sini yudumladı, sonra köşedeki

*Shopping Center**
'a uğradı. Eşinin sipariş ettiği

*Ariel**
deterjan,

*Ace**
çamaşır suyu,

*Palmolive**
şampuan,

*Gala**
tuvalet kağıdı,

*Sprite **
gazoz ve

*Johnson**
kolonyayı alarak kasaya yanaştı.

*Bonus**
kartıyla ödemeyi yaptı.

Hafta sonu eşi Münevver'le

*Galleria**
'ya giden Ahmet Bey,

*Showroom**
'ları dolaşıp

*Kinetix**
ayakkabı, *

*Lee Cooper blue jean**
satın aldı.

Akşam evde bir gazetenin verdiği

*TV Guide**
'a göz atan Ahmet Bey, kanallar arasında

*zapping**
yaparak,

*First Class
** ,

*Top Secret**
,

*Paparazzi** gibi programlar izledi
                     Aynı anda
               *Outdoor** dergisini karıştırdı.             Uykusu gelen Ahmet Bey, televizyonu kapatıp yatak odasına                          geçerken, kendini mutlu hissetti.
             ** 'Ne mutlu Türk'üm diyene!'** diye gerindi ve uyudu.

               *Hâlâ da uyuyor. Ne zaman uyanacağı da belli değil.


Cidden ya hiç uyanmazsak ...
Bu bana gelen bir iletiydi paylaşmak istedim.







8 Aralık 2009 Salı

GERÇEKTEN HERŞEY BİZİM ELİMİZDE Mİ?YOKSA...


Bildiğiniz gibi H1N1 yani halk arasında domuz gribi dediğimiz grip yüzünden pek çok sektör hastalıktan pek çok rant sağladı.En çok sağlayanlardan biri de antibakteriyel ürünler satan firmalar.Antibakteriyel olduğunu(sabunu,jeli) ve domuz gribine karşı koruma sağladığını üstüne bastıra bastıra kafamıza sokanlar.Onlar bunu kafalarımıza sokarken bizdeki paralarıda ceplerine soktular.Onları tek tek kınıyorum.İnsanların bilgisizliklerinden bilerek kazanç sağlayanlar bu dünyanın bir de öteki tarafı var unutmayın.
Geçen
Nükhet DURU'nun programına da katılıp bilgiler veren eczacı Mehmet bey bugün de Ebru ŞALLI 'nınprogramında verdi aynı bilgileri.Mantıklı düşününce çokta doğru şeyler söyledi.

Bu domuz gribine neden olan şey bir virüs yani bizi hasta eden, bulaşan şey bir virüs türü peki o zaman insanlar neden antibakteriyel olduğunu ve domuz gribine karşı koruma sağladığını söyleyen ürünleri kullanıyorlar.Bu gribe neden olan şey bir bakteri değil ki biz elimizdeki bakterileri öldüren ürünler kullanarak domuz gribinden korunalım.Bu nasıl bir iştir neden insanların bilgisizliklerinden ve dikkatsizliklerinden yararlanarak kazanç elde etmeye çalışıyorlar.


Antibakteriyel ürünlerin yerine kullanılması gereken şeyinde antiseptik ürünler olduğunu üstüne basa basa anlattı.Antiseptiğin eldeki bütün virüs,bakteri ve mantarları öldürdüğünü söyledi.Doktorların ameliyata girerken ellerini antiseptikli solüsyonlarla sabunlarla çok iyi bir şekilde dezenfekte ettiğini yanlız bizlerin onlar kadar değil ama yinede antiseptik içerikli sabunlarla ellerimizi yıkamamız gerektiğini belirtti.

Antiseptikli ürünlerin hiçbir şekilde bakkallarda, marketlerde satılmadığını, satılamayacağını sadece ve sadece eczanelerde satıldığını ürünü alırken üstünde antiseptik yazısının bulunmasının yeterli olduğunu da vurguladı.
Elde 3 saatlik bir koruma sağlıyormuş suyun olmadığı ortamlarda kullanılmak üzere jelininde bulunduğunu yalnız günde 5 kereden fazla kullanılmaması gerektiğini yoksa elimizde bulunan derimizi koruyan dokuya zarar verebilceğini söyledi.

Ben kendi adıma soyadını şimdi hatırlayamadım ama Mehmet Bey'e ve programlarında yer vererek bilgilendiren haberdar olmamızı sağlayan Nükhet Hanım'a ve Ebru Hanım'a teşekkür ediyorum.

27 Kasım 2009 Cuma

HERKESE İYİ BAYRAMLAR


"Nefes almak bayramdır mesela; günün birinde soluksuz kalınca anlar insan...
Görmenin nasıl bir bayram olduğunu karanlık öğretir; sevmeninkini yalnızlık...

Sevdiklerinle geçen her gün bayramdır.
Yoğun bakımda sancılı geceyi ya da kangren olmuş bir ilişkiyi bitirmek de öyle...
Vuslat da bayramdır öte yandan...
Endişe içinde beklediğinden mektup almak, telefonda ansızın sesini duymak,
deli gibi burnunda tütenin boynuna sarılmak bayramdır.
En acıktığın anda dumanı tüten bir somunun köşesini bölmek,
korktuğunda güvendiğine sarılabilmek, dara düştüğünde dost kapısını çalabilmek bayramdır.
"ona güvenmiştim, yanılmamışım" sözü bayramdır.
Hiç aldatmamış, aldanmamış olmak bayram...
Alnı açık yaşlanmak bayramdır; ulu bir çınar gibi ayakta ölebilmek bayram..."

Bayram dileği

10 Kasım 2009 Salı

10 KASIM :(

Saygı ve özlemle .......
Mekanın cennet olsun Atam.
Nur içinde yat.

28 Ekim 2009 Çarşamba

16 Ekim 2009 Cuma

BUZDOLABIMDAKİ PARK

Sergun'un yaptığı buzdolabı magnetlerinden ben de yaptım.Sağolsun şablonunu yollamıştı oturdum hemen başladım.

2 günde anca tamamlayabildim.Parmaklarım biraz şekil değiştirdiler ama olsuuun düzelir durduk yere yamulmuyorlarya :)

İlk önce şablonu yazıcıdan çıkarttım ve bütün desenleri keserek çıkarttım.Evlere reklam amaçlı dağıtılan buzdolabı magnetlerinin üstün d-c fix yapışkanlı folyoyu yapıştırdım daha sonra çıkarttığım desenleri mıknatısın üstüne koyup nakış makası ile kestim onlarıda çıkattım.

Sadece ağaçlar ve yön gösteren tabela çok büyük olduğu için mıknatısa sığmadı bende fikrimühimin tanıtım için yolladığı colgate kutusunun dış kısmından sert bir karton çıktıydı ona yapışkanlı folyoyu yapıştırıp deseni ondan çıkarttıktan sonra arkalarına artan mıknatıslarını yapıştırdım.

Sonra geçtim buzdolabının karşısına işin en eğlenceli kısmını gerçekleştirmeye :) Onu yapıştır olmadı bunu yapıştır kendinize göre kompozisyonlarda oluşturabiliyorunuz.
Hemen çektim fotoğraflarını yazımı yayınlayayım da yine gidiyorum başına eğlence çıktı:)







15 Ekim 2009 Perşembe

UFAK BİR RİCA

Bir kitap sayesinde olumlu cümleler kuramadığımı fark ettim.Olumlu kurduğumu zannettiğim cümlelerde bile olumsuzluk varmış.
Sizlerden buraya hayatınızda kullandığınız olmasını ya da olmamasını istediğiniz bir şeyle(para,sağlık,aşk,ilişkiler,bolluk,bereket) ilgili olumlu dediğiniz cümlelerden yazmanızı rica ediyorum.
Daha sonra okuduğum kitabı yazıcam belki aranızda okuyanlarda vardır.

13 Ekim 2009 Salı

DİLERİM ÖMRÜ HAYATIMIZIN SON FASLINA GELMEDEN BİZE DE NASİP OLUR TAMAMA ERDİRMEK


 
Gönlü Geniş Ve Ruhu Gezgin, Sufi Meşreplilerin Kırk Kuralı
Her badireden ve tecrübeden sonra, hiç bir kitapta yazılı olmayan, sadece can defterime nakşedilmiş kurallara bir yenisini daha ekledim. Bunlara bir ad verdim
 " Gönlü Geniş Ve Ruhu Gezgin Sufi Mesreplilerin Kırk Kuralı"
Bu Kurallar benim için tabiat kanunları kadar evrensel, onlar kadar temeldir. Bu kuralların kırkını birden tamama erdirmek uzun senelerimi aldi. Nicelerini silip silip yeniden yazdım. Şimdi artik eklenecek ne bir virgül kaldı ne nokta. Ne bir harf, ne yeni bir kelime. Artık kırk kural da bittigine göre, ömrü hayatımın son faslındayım." ( Tebriz' li Sems )  Şems' in Kırk Kuralı  (Gönlü Geniş Ve Ruhu Gezgin, Sufi Mesreplilerin Kırk Kuralı)  
1. Kural: Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok, eğer, tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende de bu vasıflardan bolca mevcut demektir.  
2. Kural: Hak yolunda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil. Kılavuzun daima yüreğin olsun, omzun üstünde ki kafan değil. Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil !  
3. Kural: Kur’an dört seviyede okunabilir. İlk seviye zahiri manadır. Sonra ki batıni manadır. Üçüncü batıninin batınisidir. Dördüncü seviye o kadar derindir ki kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye.  
4. Kural: Kainattatki her zerrede Allah’ın sıfatlarını bulabilirsin, çünkü O camide, mescitte, kilisede, havrada değil, her an her yerdedir. Allah’ı görüp yaşayan olmadığı gibi, onu görüp ölen de yoktur. Kim O’nu bulursa, sonsuza dek O’nda kalır.  
5. Kural: Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır. Akıl temkinlidir. Korka korka atar adımlarını. Aman sakın kendini diye tembihler. Halbuki aşk öyle mi? Onun tek dediği: Bırak kendini, ko gitsin; akıl kolay kolay yıkılmaz. Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer. Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur. Ne varsa harap bir kalpte var!  
6. Kural: Şu dünyadaki çatışma, önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır. Sen sen ol, kelimelere fazla takılma. Aşk konusunda dil zaten hükmünü yitirir. Aşık dilsiz olur.  
7. Kural: Şu hayatta tek başına inzivada kalarak, sadece kendi sesinin yankısını duyarak, hakikati keşfedemezsin. Kendini ancak bir başka insanın aynasında tam olarak görebilirsin.  
8. Kural: Başına ne gelirse gelsin, karamsarlığa kapılma. Bütün kapılar kapansa bile, sonunda O sana kimsenin bilmediği gizli bir patika açar. Sen şu anda göremesen de, dar geçitler ardında nice cennet bahçeleri var. Şükret! Istediğini elde edince şükretmek kolaydır. Sufi, dileği gerçekleşmediğinde de şükredebilendir.  
9. Kural: Sabretmek, öylece durup beklemek değil, ileri görüşlü olmak demektir. Sabır nedir? Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü tahayyül edebilmektir. Allah aşıkları sabrı gülbeşeker gibi tatlı tatlı emer, hazmeder. Ve bilirler ki, gökteki ayın hilalden dolunaya varması için zaman gerekir.  
10. Kural: Ne yöne gidersen git, doğu, batı, kuzey ya da güney - çıktığın her yolculuğu içine doğru bir seyahat olarak düşün! Kendi içine yolculuk eden kişi, sonunda arzı dolaşır.  
11. Kural: Ebe bilir ki sancı çekilmeden doğum olmaz, ana rahminden bebeğe yol açılmaz. Senden yepyeni ve taptaze bir sen zuhur edebilmesi için zorluklara, sancılara hazır olman gerekir.  
12. Kural: Aşk bir seferdir. Bu sefere çıkan her yolcu, istese de istemese de tepeden tırnağa değişir. Bu yollara dalıp da değişmeyen yoktur.  
13. Kural: Şu dünyada semadaki yıldızlardan daha fazla sayıda sahte hacı, hoca, şeyh, şıh, falcı var. Hakiki mürşit seni kendi içine bakmaya ve nefsini aşıp kendindeki güzellikleri bir bir keşfetmeye yönlendirir. Tutup da ona hayran olmaya değil.  
14. Kural: Hakk’ın karşına çıkardığı değişimlere direnmek yerine, teslim ol. Bırak hayat sana rağmen değil seninle beraber aksın. Düzenim bozulur, hayatımın altı üstüne gelir diye endişe etme. Nereden biliyorsun hayatın altının üstünden daha iyi olmayacağını?  
15. Kural: Allah, içte ve dışta her an hepimizi tamama erdirmekle meşguldür. Tek tek her birimiz tamamlanmamış bir sanat eseriyiz. Yaşadığımız her hadise, atlattığımız her badire eksiklerimizi gidermek için tasarlanmıştır. Rab noksanlarımızla ayrı ayrı uğraşır çünkü beşeriyet denen eser, kusursuzluğu hedefler.  16. Kural: Kusursuzdur ya Allah, onu sevmek kolaydır. Zor olan hatasıyla sevabıyla fani insanları sevmektir. Unutma ki kişi bir şeyi ancak sevdiği ölçüde bilebilir. Demek ki hakikaten kucaklamadan ötekini, Yaradan’dan ötürü yaratılanı sevmeden, ne layıkıyla bilebilir, ne layıkıyla sevebilirsin.  
17. Kural: Esas kirlilik dışta değil içte, kisvede değil kalpte olur. Onun dışındaki her leke ne kadar kötü görünürse görünsün, yıkandı mı temizlenir, suyla arınır. Yıkamakla çıkmayan tek pislik kalplerde yağ bağlamış haset ve art niyettir.  
18. Kural: Tüm kainat olanca katmanları ve karmaşasıyla insanın içinde gizlenmiştir. Şeytan, dışımızda bizi ayartmayı bekleyen korkunç bir mahluk değil bizzat içimizde bir sestir. Şeytanı kendinde ara, dışında, başkalarında değil ve unutma ki nefsini bilen Rabb’ini bilir. Başkalarıyla değil sadece kendiyle uğraşan insan sonunda mükafat olarak Yaradan’ı tanır  
19. Kural: Başkalarından saygı,ilgi ya da sevgi bekliyorsan önce sırasıyla kendine borçlusun bunları. Kendini sevmeyen birinin sevilmesi mümkün değildir. Sen kendini sevdiğin halde dünya sana diken yolladı mı, sevin. Yakında gül yollayacak demektir.  
20. Kural: Yolun ucunun nereye varacağını düşünmek beyhude bir çabadan ibarettir. Sen sadece atacağın ilk adımı düşünmekle yükümlüsün. Gerisi zaten kendiliğinden gelir.  
21. Kural: Hepimiz farklı sıfatlarla sıfatlandırıldık. Şayet Allah herkesin tıpatıp aynı olmasını isteseydi, hiç şüphesiz öyle yapardı. Farklılıklara saygı göstermemek, kendi doğrularını başkalarına dayatmaya kalkmak, Hakk’ın mukaddes nizamına saygısızlık etmektir.  
22. Kural: Hakiki Allah aşığı bir meyhaneye girdi mi orası ona namazgah olur. Ama bekri aynı namazgaha girdi mi orası ona meyhane olur. Şu hayatta ne yaparsak yapalım, niyetimizdir farkı yaratan, suret ile yaftalar değil.  
23. Kural: Yaşadığımız hayat elimize tutuşturulmuş rengarenk ve emanet bir oyuncaktan ibaret. Kimisi oyuncağı o kadar ciddiye alır ki ağlar, perişan olur onun için. Kimisi eline alır almaz şöyle bir kurcalar oyuncağı , kırar ve atar. Ya aşırı kıymet verir , ya kıymet bilmeyiz. Aşırılıklardan uzak dur. Sufi ne ifrattadır ne tefritte. Sufi daima orta yerde…  
24. Kural: Madem ki insan eşref-i mahlukattır, yani varlıkların en şereflisi, attığı her adımda Allah’ın yeryüzünde ki halifesi olduğunu hatırlayarak , buna yakışır soylulukta hareket etmelidir. İnsan yoksul düşse, iftiraya uğrasa, hapse girse, hatta esir olsa bile, gene de başı dik, gözü pek, gönlü emin bir halife gibi davranmaktan vazgeçmemelidir.  
25. Kural: Cenneti ve cehennemi illa ki gelecekte arama. İkisi de şu an da burada mevcut. Ne zaman birini çıkarsız, hesapsız ve pazarlıksız sevmeyi başarsak, cennetteyiz aslında. Ne vakit birileriyle kavgaya tutuşsak; nefrete, hasede ve kine bulaşsak, tepetaklak cehenneme düşüveririz.  
26. Kural: Kainat yekvücud, tek varlıktır. Herşey ve herkes görünmez iplerle birbirine bağlıdır. Sakın kimsenin ahını alma; bir başkasının hele hele senden zayıf olanın canını yakma. Unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kederi, tüm insanlığı mutsuz edebilir. Ve bir kişinin saadeti herkesin yüzünü güldürebilir.  
27. Kural: Şu dünya bir dağ gibidir, ona nasıl seslenirsen o da sana öyle aksettirir. Ağzından hayırlı bir laf çıkarsa, hayırlı laf yankılanır, şer çıkarsa sana gerisin geri şer yankılanır. Öyleyse kim ki senin hakkında kötü konuşur, sen o insan hakkında kırk gün kırk gece güzel sözler et. Kırk günün sonunda göreceksin herşey değişmiş olacak. Senin gönlün değişirse dünya değişir.  
28. Kural: Geçmiş zihinlerimizi kaplayan bir sis bulutundan ibaret. Gelecek ise başlı başına bir hayal perdesi. Ne geleceğimizi bilebilir, ne geçmişimizi değiştirebiliriz. Sufi daima şu anın hakikatini yaşar.  
29. Kural: Kader hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir. Bu sebepten,”ne yapalım, kaderimiz böyle”deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir. Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir. Güzergah bellidir ama tüm dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir. Öyleyse ne hayatının hakimisin,ne de hayat karşısında çaresizsin.  
30. Kural: Hakiki sufi öyle biridir ki başkaları tarafından kınansa, ayıplansa, dedikodusu yapılsa, hatta iftiraya uğrasa bile, o ağzını açıp da kimse hakkında tek kelime kötü laf etmez. Sufi kusur görmez kusur örter.  
31. Kural: Hakk’a yakınlaşabilmek için kadife gibi bir kalbe sahip olmalı. Her insan şu veya bu şekilde yumuşamayı öğrenir. Kimi bir kaza geçirir, kimi ölümcül bir hastalık, kimi ayrılık acısı çeker, kimi maddi kayıp… Hepimiz kalpteki katılıkları çözmeye fırsat veren badireler atlatırız. Ama kimimiz bunda ki hikmeti anlar ve yumuşar; kimimiz ise, ne yazık ki daha da sertleşerek çıkar.
 
32. Kural: Aranızda ki perdeleri tek tek kaldır ki Allah’a saf bir aşkla bağlanabilesin. Kuralların olsun ama Kurallarını başkalarını dışlamak yahut yargılamak için kullanma. Bilhassa putlardan uzak dur, dost. Ve sakın kendi doğrularını putlaştırma. İnancın büyük olsun ama inancınla büyüklük taslama!  
33. Kural: Bu dünyada herkes bir şey olmaya çalışırken sen hiç ol! Menzilin yokluk olsun. İnsanın çömlekten farkı olmamalı. Nasıl ki çömleği tutan dışında ki biçim değil içinde ki boşluk ise, insanı ayakta tutan da benlik zannı değil hiçlik bilincidir.  
34. Kural: Hakk’a teslimiyet ne zayıflık ne edilgenlik demektir. Tam tersine, böylesi bir teslimiyet son derece güçlü olmayı gerektirir. Teslim olan insan çalkantılı ve girdaplı sularda debelenmeyi bırakır; emin bir beldede yaşar.  
35. Kural: Şu hayatta ancak tezatlarla ilerleyebiliriz. Mümin içindeki münkirle tanışmalı, Allah’a inanmayan kişi ise içinde ki inananla. İnsan-ı kamil mertebesine varana kadar gıdım gıdım ilerler kişi. Ve ancak tezatları kucaklayabildiğ i ölçüde olgunlaşır.   
36. Kural: Hileden, desiseden endişe etme. Eğer birileri sana tuzak kuruyor, sana zarar vermek istiyorsa, Allah da onlara tuzak kuruyordur. Çukur kazanlar o çukura kendileri düşer. Bu sistem karşılıklar esasına göre işler. Ne bir katre hayır karşılıksız kalır, ne bir katre şer. O’nun bilgisi dışında yaprak bile kıpırdamaz. Sen sadece buna inan !
37. Kural: Allah kılı kırk yaracak titizlikle çalışan bir saat ustasıdır. O kadar dakiktir ki sayesinde her şey tam zamanında olur. Ne bir saniye erken, ne bir saniye geç. Her insan için bir aşık olma zamanı vardır; bir de ölmek zamanı.
38. Kural: Yaşadığım hayatı değiştirmeye, kendimi dönüştürmeye hazır mıyım? Diye sormak için hiçbir zaman geç değil. Kaç yaşında olursak olalım, başımızdan ne geçmiş olursa olsun, tamamen yenilenmek mümkün. Tek bir gün bile öncekinin tıpatıp tekrarıysa, yazık ! Her an her nefeste yenilenmeli.  Yepyeni bir yaşama doğmak için ölmeden önce ölmeli.  
39. Kural: Noktalar sürekli değişse de bütün aynıdır. Bu dünyadan giden her hırsız için bir hırsız daha doğar. Ölen her dürüst insanın yerini bir dürüst insan alır. Hem bütün hiçbir zaman bozulmaz. Her şey yerli yerinde kalır, merkezinde… Hem de bir günden bir güne hiçbir şey aynı olmaz. Ölen her sufi için bir sufi daha doğar.  
40. Kural: Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani diye sorma! Ayrımlar ayrımları doğurur. Aşk’ın hiçbir sıfat ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.  Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde ya da dışındasındır, hasretinde.. .          

8 Ekim 2009 Perşembe

KADIN













Bu iletiyi yazana,yollayana,dağıtana,çevirene ve okuyana teşekkürler.




6 Ekim 2009 Salı

HAYATA GENİŞ PENCEREDEN BAKMAK


Aşagıdaki göz kamaştırıcı kıyasa dikkatle bakin. İcinde bulunduğumuz ucsuz bucaksiz dünya, derin okyanuslar ve zirvesi görünmeyen dağlar... ne kadar büyük dersiniz?


Güneş bizim bilmedigimiz sayisiz yildizdan sadece biri.. Simdi biraz daha uzağa bakalım. Diğer yıldızlarla kıyasına dikkat edin.



Yukaridaki resimde Jupiter sadece 1 pixel. Dünya ise görüntülenemeyecek kadar kücük boyutta.


Güneş yukarıdaki resimde sadece 1 piksel. Jupiter ise görüntülenemeyek küçüklükte.


Antares gökyüzündeki 15. büyük yıldız.
ve bize bin ışık yılından daha uzak.


Bu resim hubble teleskopunun ultra derin kızılötesi algı sistemiyle çekilmis, bize milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki sayısız galaksileri gösteren ünlü resmidir.


Aşağıda gördüğünüz kısım, yukarıdaki resmin en karanlık noktalardan birinin yakınlaştırılmış görüntüsü.


ŞİMDİ SOR KENDİNE,
NE KADAR BÜYÜKSÜN?
ve bugün canını sıkan şeyler ne kadar büyüktü?
HAYATA GENİŞ BİR
PENCEREDEN BAK
ve unutma...
BAŞLANGICI OLAN HERŞEYİN SONU VARDIR;
GÜNÜN BİRİNDE MUTLAKA HAYATIN KENDİSİNDEN VAZGEÇMEK ZORUNDA KALACAĞIMIZI BİLE BİLE HAYATIN KÜÇÜCÜK ÖĞELERİNE ÖLESİYE SARILMAK NE KADAR AKILLICA???
































18 Eylül 2009 Cuma

BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN :)




Ramazan geliyor geldi derken bitirdikte bayrama geldik bile Allah tekrar nasip etsin.

BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

Sevdiğiniz kim varsa...

Sağlığı iyi olsun.


Kalbi ritmini çalsın,enerjisi dışına taşsın...


Ciğerlerinden nefes,bacaklarından güç eksik olmasın.


Sevdikleriyle bir arada olsun.


Nesi varsa bölüşecek birisi olsun;nesi yoksa;bulup getirecek birisi olsun


Sevgisinin tamamını harcasın


Harcasın ki ona ,büyük bir miras kalsın


Sevmekten bıkıp usanmayacağı biri olsun


Onun yeri ayrı olsun


Yapmaktan bıkıp usanmayacağı bir işi olsun


Başarının gerçek adının bu olduğunu unutmasın


İbadet eder gibi, bu keşfini hergün yeniden kutlar gibi, onu yapıp dursun


Yaptıkça daha iyi yaptığını görsün


Daha iyi yaptıkça bunu başkalarıda görsün


O başkalarının bunu gördüğünü, dış gözüyle görsün, iç gözüyle işine baksın


Neşesi bol olsun


Kendini mutlu etsin, durduk yere neşelenmek nedir bilsin.


Değiştirmek istedikleri değişsin.


İçte ve dışta, iyi günde ve kötü günde tadilat yapsın.


Eskilerini atsın, ruhunu havalandırsın.


Birşey ona sürpriz olsun.


Günlerinden birgünü, bir pakete sarılı olsun.


Açılınca, içinden hiç beklemediği güzel bir haber çıksın.


Öyle tahmini mümkün olmayan birşey olsun ki bu, hayatın zekasını anlatsın.


Bir hayali gerçek olsun.


Bir hayale gözünü yumsun.


Peşinden koşup, onu sobelesin.


Hayalini kendinden saklamasın.


Bir çizgi filmde olduğunu, herşeyin mümkün olduğunu unutmasın.


Her nefesine, her kelimesine şükretsin.


Tüm sevdiklerimin bayramı kutlu, mutlu olsun.....
.




Bu bayram mesajını çoook seviyorum onun için tekrar tekrar...

15 Eylül 2009 Salı

DONDURMA KIZARTTIM :)

köyde yaptığım


Daha Trabzon'a gitmeden bir gün önce filan görmüştüm bu tarifi okuyunca da şaşırmıştım ''nası yani demiştim''Uygulamaya fırsat olmadan köye gittim.Köyde evdekilere bahsettim böyle bir tarif gördüm diye onlarda inanmadılar.Sonra bizim CEREN tutturdu'' hadi Nurhan abla yapalım şu kızartmayı'' diye.Neyse biz de amcama siparişlerimizi verdik.

Ertesi günde uygulamaya koyduk.Öyle bir günde ortaya çıkan bir tarif olmadığı için beklemek zorunda kaldık.Tabii ki hiç bir çocuk beklemeyi sevmez ama sabreden derviş misali sonra muratlarına erdiler.Evin dolup taştığı günlerden birinde hazır olan dondurmalarımızı kızartıp ev ahalisinin beğenisine sunduk.Herkes çok beğendi test edip onayladılar.


Daha sonra da İstanbul'a dönünce yaptım..Hem eşimin nasıl olacak donurma kızarır mı? erimez mi ? sorularını yanıtlamak için hem de lezzetini bilen MERT'imin ısrarı üzerine hazırlayıp yaptım.İftardan sonra tatlı sunumunda yerini aldı.Eşim çok beğendi hatta bir tane daha kızarttım hemen ardından.Ondan sonraki akşamda kardeşime ve arkadaşına kızarttım onlar da çok beğendiler.Yani beğenmeyen çıkmadı.


istanbul'da yaptığım


İnternette araştırdığımda çoğunluk model aynıydı bir iki ufak değişiklik yapan vardı kendince birşeyler katan ama ben daha ilk halini bilmediğim için bir şeyler eklemeye cesaret edemedim.

Boş bir gününüzde hazırlayıp dolapta bekletebileceğiniz ve bir misafiriniz geldiğinde de hemen yapıp sunabileceğiniz bir lezzet.Neyse denemek isteyenlere tarifi vereyim.

DONDURMA KIZARTMASI
MALZEMELER
Çok sert olması gerektiği için bu işe en uygun dondurma Maraş usulü diye satılan maraş dondurmalarından bir paket
Kahvaltıda yenilen cornfleslerden bir paket (köyde nestle ile yaptık burada ülkerle nestlenin ki daha güzeldi)

yumurta
kızartmak için sıvı yağ
çikolata sos
YAPILIŞI

Yapılışı için yanınızda bir yardımcı olursa herşey daha kolay hallolabilir.Zira helak olabilirsiniz.
Dondurma kaşığı varsa onunla yoksa ben olmadığı için normal kaşıkla alıp hemen bir poşetin için koyup yuvarlaklaştırıp hemen eritmeden doğru derin dondurucuya attım.Bu şekilde istediğimiz kadar dondurma topları hazırlayıp dolaba atıyoruz.Bu şekilde en az 4-5 saat kadar dolapta bekliyor.Daha sonra ki aşama da cornfleksleri blenderdan geçiriyoruz.Dolaptaki dondurma toplarımızı tek tek alıp bu karışıma bulayıp hemen tekrar buzluğa atıyoruz.Bu işlemi mutlaka tek tek yapıyoruz yoksa eriyor.Bu şekilde de bi 5-6 saat kaldıktan sonra.

Bu sefer yumutayı bir kaseye kırıp çırpıyoruz.Dondurma toplarımızı yine tek tek alıp önce yumurtaya sonrada blederdan geçirdiğimiz cornflekse iyice bulayıp yine hemen buzluğa atıyoruz.Ben köyde yaptıklarımı poşete sarmıştım.Burada yaptıklarımı ise daha önceden bölmeli pakette aldığım dondurma kabını kullandım.

Bu şekilde bir gün buzlukta bekledikten sonra yine bir yumurtalı karışıma bulayıp yine cornflekse iyice bulayıp tekrar buzluğa koyuyoruz.Köydeki yaptığıma bu işlemi 2 kere yaptım buradakine 4 kere yaptım cornfleksinden mi nedir bilmiyorum ama yeterli kalınlığa ulaşmadığını gördüğüm için bir kaç sefer daha yaptım.Bu şekilde de 5-6 saat bekledikten sonra istediğiniz zaman dondurmalarınızı kızartabilirsiniz.


Eğer çok fazla kızartacaksanız fritöz varsa iyi olur yoksa derin bir kap ta olur.Biz de fritöz olamdığı için cezveye yağı doldurdum.Cezvede yaparsanız yağı doldururken dondurmanın da girince taşırma hesabını yapmanız gerekiyor.

Yağı iyice kızdırdıktan sonra dondurma toplarımızdan birini alıp içine yavaşca bırakıyoruz.10 saniye kadar pişirdikten sonra alıp üstüne hazırladığımız çikolata sosunu döküp hemen servis yapıyoruz.

Ben çikolata sosumu kendim hazırladım.Göz kararı biraz süt, şeker ,nişasta ve kakaoyu karıştırp pişirdim.İsteyen hazırlardan alıp yapabilir.


İşte böyle deneyecek olan herkese şimdiden afiyet olsun.
:)

TRABZON'A AİT SON FOTOĞRAFLARIM

Bunlarda elimde kalan son TRABZON fotoğrafları.KIZILAĞAÇ KÖYÜ'nden manzaralar.