kitap tanıtımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kitap tanıtımı etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
8 Ekim 2013 Salı
Şu Hortumlu Dünyada Fil Yalnız Bir Hayvandır
Daha önceden de Ahmet Şerif izgören'in üç kitabını okumuş ve bu kitaplardan bahsetmiştim.Okumayı istediğim diğer kitaplarını bir türlü alıp okuyamamıştım.Kitap okumak ister misiniz? sitesini keşfedince kim istemez ki dedim kendi kendime :) Ve hemen bir ileti yolladım yine aynı yazarın başka bir kitabını istedim ama o kitabın o anda ellerinde olmadığını başka bir kitabını istersem yollayabileceklerini bildirdiler ben de tabi ki seve seve fark etmez onu da sonrakine isterim dedim. Sağ olsunlar kitabı yolladılar ve 3 saat için de kitap bitti akşamda eşim ,sonra da Mert okudu. Bir an önce geri yollayıp başka kitaplar istemem lazım.
Kitap okumak ister misiniz?'in sitesine buradan ulaşabilirsiniz.
Bu kitabı okudum ,yollayacağım ama en kısa sürede kitaplığıma eklemem gereken bir kitap olduğuna karar verdim.Alınca bir kaç kez daha okuyabilirim yani.
Diğer kitaplarını okurken olduğu gibi bu kitapta da sulu gözlerim duramadı.
Ne yazılır nasıl anlatılır bilemiyorum ama bence en güzeli alıp okumak.Ahmet Şerif İzgören'in kendinden verdiği örnekler, anlattığı hikayeler mutlaka okunmalı ve kitaplığınızda bulunmalı.
İşte kitaptan bana kalanlardan birazı :)
Yazmanın sadece bildiklerimizi aktarmamızı sağlamayıp ayrıca kafamızda uçuşan fikirleri somuta indirgememizi sağladığı ayrıca bunu yaparken çokça da öğrenebileceğimiz.Zira bu kitabı yazarken bu söz geçerli olmuş :)
Bu kitabı yazma nedenlerini sıralarken sıraladığı gerçeklerin içimi üşütüp , hüzün kaplattığı...
''Alice Harikalar Diyarında''kitabının bildiğimizin aksine bir çocuk kitabı olmadığı bir matematik profesörü ve aynı zamanda bir rahip olan yazarın dönemin İngiltere'sini eleştirmek için yazdığı.
Nereye gideceğini bilmeyenin hangi yoldan gittiğinin hiçbir öneminin olmadığı
Ben kimim? sorusunun ve buna verilecek cevabın ne kadar değerli olduğu .
''Kim olduğunu bilirsen ,gideceğin yer değiştiğinde ortada dımdızlak kalmazsın ve nereye gideceğini daha iyi belirlersin.'' açıklamasının bu değeri daha da arttırdığı.
İlerlemenin önündeki en önemli engelin kendimiz ve alışkanlıklarımız olduğu
Yummamız gerekenin gözümüz değil ağzımız olduğu !Dinlemek dinlemek dinlemek...
Çocuklarımıza vermemiz gereken şeyin yüz değil kulak olduğu!
Çocuklarımıza kazandırmamız gereken şeyin meslek değil mücadele ruhu olduğu yoksa en parlak mesleğe sahip olsada bir süre sonra karşısına çıkan zorluklardan yılacağı!
1019. lokanta :) 1019. denemenin önemi
Bill Gates'in '' Hayatta karşınıza çıkan fırsatları değerlendirmeyin,sadece iyi olduğunuz konuda çalışın'' sözü ve bu sözün bize ne kadar uzak olduğu.
Kendi hayatına mal olacağını düşünsede yine de kardeşine kanını veren çocuğun sevgisi!
Her engelin,hayat koşullarımızı iyileştirecek bir fırsat olduğu!
Önce kabul etmemiz gereken şeyin hayatın adil olmadığı .İşine akıl erdirebildiğiniz bir Tanrı,Tanrı değildir sözü.
İşini severek yapmanın ya da seveceğin bir işi yapmanın ayrıcalığı.
Yurt sevgisinin lafla olmadığı (''Vatanını en çok seven görevini en iyi yapandır'' demiş Gazi Mustafa Kemal Atatürk)
Bana kalanlardan bazıları dedim ya daha da çoğu var ,bu kitaptan size kalanlarda çok olacaktır.
''Tüm bildiklerimiz başkalarından öğrendiklerimizdir.Bu kitabı yazarken sizlerden çok şey öğrendim.Teşekkür ederim.'' bölümü çok hoş ve gurur okşayıcı, ben de adı geçenlere teşekkür ediyorum bu kitabın yazılmasına vesile oldukları için.
En kısa sürede kitabı okumanız dileğiyle...
SEVgiler
Nurhan Meral
2 Şubat 2013 Cumartesi
CAHİLLİKLER KİTABI
Bu kitabın tanıtımını dergilerde filan görmüştüm.Merak etmiştim nedir acaba diye?O zaman okuma fırsatı bulamamıştım.Şimdi okuma fırsatı buldum ve içindeki bilgilerin çoğu doğru bildiğimizi zannetiğimiz ama aslında öyle olmadığını okuyunca anladığımız bilgilerle dolu.Ya da daha önce hiç bilmediğim bilgilerle...
Kitabın önsözü ''Ve elinizde tuttuğunuz kitap,dinginleşme yolculuğuna koyulmanızı sağlayabilecek bir tür fenerden başka bir şey değil.Bu kitabı akıllıca oku Küçük İnsan,zira cehaletin gücü çok büyüktür.''cümleleriyle bitiyor.
Tam 210 tane soru ve bu soruların cevabı bulunuyor kitapta.
Hepsi güzeldi.Bunlardan birkaç tane örnek vereyim gerisini de siz bulduğunuz zaman okursunuz.
Japon balıklarının hafızalarının bilindiği gibi üç saniye olmadığını aksine bir üniversitedeki Psikoloji Okulu tarafından yapılan bir araştırmayla Japon balığının en az üç aylık bir hafızaya sahip olduğunu,değişik şekilleri,renkleri ve sesleri ayırt edebildiğini göstermiş.Kitapta bunun hakkında daha açıklayıcı bilgiler de sunuyor.
Şu ana kadar ölmüş olan insanların yarısını dişi sivrisinekler öldürmüş.Günümüzde de her oniki saniyede bir kişinin dişi sivrisineklerin ısırması sonucu kaptığı bir hastalıktan öldüğünü öğrendim korktum..Aman yazın kendimizi daha bi koruyalım.
Dişi sivrisinekler suya bıraktıkları yumurtalarını olgunlaştırmak için emdikleri kanı kullanırlarmış.Sivrisinekler hakkında daha ne bilgiler var ne bilgiler...
Bunu okuyunca şaşırdım.Bukalemunlar hiçbir zaman bulundukları yere uyum sağlamak için renk değiştirmezlermiş.Bukalemunlar değişik duygusal haller sonucunda renk değiştirirlermiş.Korktuklarında,tehlike atlattıklarında ya da bir kavgada başka bukalemunu alt ettiklerinde ya da karşı cinsten bir bukalemun gördüklerinde, ısı ve ışık değişikliklerinin sonucunda renk değiştirirlermiş.Gerisi kitapta:)
Kitaptaki bilgilerin beni en çok şaşırtanı da telefonu kimin bulduğu ile ilgili verilen bilgiler.Yıllardır bizim bildiğimiz telefonu Graham Bell'in bulduğuydu.Ama bulan Meucci adlı bir mucitmiş.Adam telefonun patenti için başvurduğu zamanlarda başından geçen bazı aksilikler sonucunda bunu gerçekleştirememiş.Ve en son şansını da 10 doları olmadığı için kaçırmış.Graham Bell patenti tescillediği zaman Meucci ona dava açmış.Ama gelin görünki orjinal krokilerini ve çalışma modellerini yolladığı labaratuvarda bu modeller esrarengiz bir biçimde kaybolmuş.Ve bilin bakalım bu labaratuarda da kim çalışmış o zamanlar evet Graham Bell.Adam itirazının sonucunu alamadan ölmüş ve telefonda Graham Bell' e kalmış.Vay be ...
Flamingolar o güzel renklerini fazlaca yedikleri mavi yeşil alglerden alıyorlarmış.Ve flamingolar yavruları için süt üretebilen iki kuş türünden biriymiş diğeri ise güvercinlermiş.
Modern hastanelerin ilk örnekleri de İstanbul,Sivas,Urfa ve Kayseri'de kurulmuş.
Eeeee ya Sindirella'nın ayakkabısına ne demeli?Amaaan bir yanlış yazımdan ne olur ki demeyin.Aslında Sindirella'nın ayakkabısı sincap kürkünden yapılmış.Masalın bilinen halini 17.yy'da yazıya döken Charles Perrault Ortaçağ masalında vair (sincap kürkü) kelimesini yanlış anlamış ya da bilerek öyle yazmış ya da daha önce yapılmış bir yanlışı tekrar etmiş yani ve sonuçta verre (cam) olarak yazmış.Al sana camdan ayyakkabılı hikaye :)Ayrıca Sindirella eski ve evrensel bir hikayeymiş.Çince versiyonu 9. yy'a dayanıyormuş.
İstatistiğin laneti insanlığın üzerine çökmeden önce,keyif içinde,mutlu,masum bir hayat sürüyorduk ve oldukça iyi düşüncelerle doluyduk demiş Hilaarıe Belloc
Suyun rengi aslında sanıldığı gibi şeffaf değilmiş.Su son derece soluk bir mavi renkteymiş.Ve buraya yazamayacağım pek çok güzel bilgilerde veriyor.
Develer hörgüçlerinde su değil yağ depolarlarmış.
George Washington'un başkan olduğu zaman ağzında sadece bir tane dişi kaldığını ve takma dişlerinin büyük ölçüde hipopotamdan yapıldığını da öğrendim ne işime yarayacaksa.:)
Alo kelimeside Edison'un icadıymış iyi mi?
Devekuşu da kafasını kuma gömmezmiş.
1. Dünya Savaşı'nda kullanılan Alman üniformaları Isırgan otundan yapılmış.
Dünya'nın etrafını ilk dolaşan insanda zenci Henrymiş.Macellan turu tamamlayamadan öldürülmüş.Ve aldığı köle bu işi başarmış.
Evet bunu da yazayım bırakıyorum vallahi ,yapılan araştırmalarda haftada üç ila beş kez yarımşar saat yapılan egzersizin depresyonu yenmek konusunda ilaçlar kadar (hatta daha fazla) etkili olduğu ve belirtilerini % 50lere kadar azalttığını göstermiş.
Evet bayağı bir şey öğrendim bilemek ayıp değil öğrenmemek ayıp demişler.
Eğlenceli ve bilgilendirici bir kitap olarak okunmuşlar arasında yerini aldı bile.
Sevgiler.
23 Mart 2012 Cuma
Bir Çİft Ayakkabı
Tam 37 ayakkabı hikayesi.Hem de hepsi birbirinden güzel, birbirinden özel ayakkabı hikayeleri.Kitabı aldığım zaman Allaaaah kim bilir üstat ne harika şeyler araştırıp bulmuştur ne harika şekilde anlatmıştır tadından yenmez diye geçirdim içimden.Yanıldım mı?Söz konusu kitap Sunay Akın'a aitse biraz zor yanılırsın.
Ne hikayeler ne hikayeler...
Tamamına yakınını gözyaşları içinde okudum.Neler yaşanmış neler?İçim mi burkulmadı? Yüreğim mi sızlamadı?Gözlerim mi gülümsemedi?Neler neler öğrendim neler neler?
Kimlerin ayakkabıları, kimlerin yürekleri yok ki içinde?
Gazi Mustafa Kemal Atatürk,Nesimi Çimen,Neil Armstrong,Charlie Chaplin ,Kemalettin Tuğcu,Nazım Hikmet,Altan Erbulak,Deniz Gezmiş,Yılmaz Güney,Fahrettin Paşa yok daha saymayayım fazla saydım zaten ,gerisi de bunların hikayeleri ile birlikte sürpriz olsun sizlere.
Şair,ayakkabıları yakmış ama bir kitabını bile ateşe atmaya kıyamamıştır! ''diye bitiyor kitap
Şair,ayakkabıları yakmış ama bir kitabını bile ateşe atmaya kıyamamıştır! ''diye bitiyor kitap
Sevgili Sunay Akın'ın merakına,aklına,ellerine,yüreğine sağlık.İyi ki varsın.Ve hepte var ol.Allah'ım seni korusun.
Bu programı kaçırmışım hazır izlemişken sevgili bloğumda da bulunsun istiyorum.
Tokyodaki ilk cami
Bu programı kaçırmışım hazır izlemişken sevgili bloğumda da bulunsun istiyorum.
Tokyodaki ilk cami
Sevgiler...
5 Ekim 2011 Çarşamba
Küçük Mucizeler Dükkanı
Merhaba
Okulla ev arasında mekik dokumaya devam ediyorum.Okulda kalma sürelerimi bayağı bir kısalttım.Ogün 'ü sabah bırakmaya gidiyorum öğle tatilinde yemek yedirmeye gidiyorum bir de 16.20'de almaya gidiyorum.Dün etüte başladığı için eve ödev getirmediğinden dolayı evde rahattık.Dün ''el'' hecesini yazdılar.Baktım çokta güzel ve düzenli yazmış şaşırdım.Yıldız sayısını da bi hayli arttırmış.
Mert'in bu sene etütü yok öğretmenimiz açmadı o yüzden de Mert eve gelince bir iki test çözüyoruz.4.sınıf önemli gerçekten.
İkisi ile uğraşmaktan kendimle uğraşmaya fırsat bulamıyorum yorgunluktan akşam onlarla beraber sızıp kalıyorum.
Şu son zamanda kendim için yaptığım en güzel şey bu resmini gördüğünüz ve birazdan hakkında yazdıklarımı okuyacağınız kitabı almak ve onu okumak oldu.Metro'da dolanırken hadi kitap alalım dedik seçim yapmaya çalışırken ''Küçük Mucizeler Dükkanı'' kitabı dikkatimi çekti bestseller olmuş ama ben bir kitabın bestseller olduğunu duyunca ya da görünce nedense o kitabı hiç okumak gelmiyor içimden.Ama dükkan filan neymiş bir bakayım dedim içini görünce kesin okumam lazım bu kitabı dedim ve aldım.
Hepimizin az da olasa örgü denemeleri olmuştur.Örgü öğrenmeye başladığım zamanları hatırladım.Mahalledeki kadınlar sürekli örerlerdi.Misafirliğe gidildiğinde de herkes örgüsünü getirir boş durulmaz hem konuşulur hem de örülürdü.Ben İstanbul'a geldikten sonra buralarda misafirliğe giden kadınların boş boş oturduğunu gördüğümde yadırgamıştım.Sadece konuş nereye kadar ama biz küçükkende herkes misafirliğe giderdi,hem sohbetini ederdi hem de örgüsünü örerdi ne değişti acaba...
Neyse ben kitaba geri döneyim.
İyi ki de almışım bu güzel kitabı.Gerçekten çok hoş bir hikaye.BEN çok beğendim.Sonlara doğru bayağı bir gözyaşı döktüm :(
Hikayenin konusunu anlatmayacağım.Onu okuyunca öğrenirsiniz.
Kitabı okurken altını çizdiğim bayağı bir yer oldu.Onlardan bir kaçını yazayım da okumamış olanları heveslendireyim.
''İpler ilmeklere can katar,örgü dostlukları güçlendirir;el işleri ise nesilleri bir birine bağlar.''
KAREN ALFKE
''Örgü örülecek o kadar çok kişi, o kadar çok sebep var ki''
''Örgü örebilir,talimatlara uymayı başarabilirseniz herşeyi yapabilirsiniz''
LİNDA JOHNSON
''Bana göre her yumak yerine getirilmeyi bekleyen bir sözün parçasıydı''
''Beni en çok heyecanlandıran şey de bir şeyleri ortaya çıkarabilme ihtimalinin yarattığı histi.''
''İpliği örgü şişinin etrafından geçirmek,ilmek atmak;insanda bir amaç,başarı ve gelişme hissi yaratıyor.''
Daha çok var ama bu kadar yeter bakalım sizler bu sıcacık dostluk öyküsünü nasıl bulacaksınız.?
Aaaaaa bu arada kitabımı okurken folyodan yaptığım kitap ayıracını kullandım dikkatinizi çekerim.
Ne mutlu bana ki güzel ve beni mutlu eden hobilerim var.
SEVGİLER
Okulla ev arasında mekik dokumaya devam ediyorum.Okulda kalma sürelerimi bayağı bir kısalttım.Ogün 'ü sabah bırakmaya gidiyorum öğle tatilinde yemek yedirmeye gidiyorum bir de 16.20'de almaya gidiyorum.Dün etüte başladığı için eve ödev getirmediğinden dolayı evde rahattık.Dün ''el'' hecesini yazdılar.Baktım çokta güzel ve düzenli yazmış şaşırdım.Yıldız sayısını da bi hayli arttırmış.
Mert'in bu sene etütü yok öğretmenimiz açmadı o yüzden de Mert eve gelince bir iki test çözüyoruz.4.sınıf önemli gerçekten.
İkisi ile uğraşmaktan kendimle uğraşmaya fırsat bulamıyorum yorgunluktan akşam onlarla beraber sızıp kalıyorum.
Şu son zamanda kendim için yaptığım en güzel şey bu resmini gördüğünüz ve birazdan hakkında yazdıklarımı okuyacağınız kitabı almak ve onu okumak oldu.Metro'da dolanırken hadi kitap alalım dedik seçim yapmaya çalışırken ''Küçük Mucizeler Dükkanı'' kitabı dikkatimi çekti bestseller olmuş ama ben bir kitabın bestseller olduğunu duyunca ya da görünce nedense o kitabı hiç okumak gelmiyor içimden.Ama dükkan filan neymiş bir bakayım dedim içini görünce kesin okumam lazım bu kitabı dedim ve aldım.
Hepimizin az da olasa örgü denemeleri olmuştur.Örgü öğrenmeye başladığım zamanları hatırladım.Mahalledeki kadınlar sürekli örerlerdi.Misafirliğe gidildiğinde de herkes örgüsünü getirir boş durulmaz hem konuşulur hem de örülürdü.Ben İstanbul'a geldikten sonra buralarda misafirliğe giden kadınların boş boş oturduğunu gördüğümde yadırgamıştım.Sadece konuş nereye kadar ama biz küçükkende herkes misafirliğe giderdi,hem sohbetini ederdi hem de örgüsünü örerdi ne değişti acaba...
Neyse ben kitaba geri döneyim.
İyi ki de almışım bu güzel kitabı.Gerçekten çok hoş bir hikaye.BEN çok beğendim.Sonlara doğru bayağı bir gözyaşı döktüm :(
Hikayenin konusunu anlatmayacağım.Onu okuyunca öğrenirsiniz.
Kitabı okurken altını çizdiğim bayağı bir yer oldu.Onlardan bir kaçını yazayım da okumamış olanları heveslendireyim.
''İpler ilmeklere can katar,örgü dostlukları güçlendirir;el işleri ise nesilleri bir birine bağlar.''
KAREN ALFKE
''Örgü örülecek o kadar çok kişi, o kadar çok sebep var ki''
''Örgü örebilir,talimatlara uymayı başarabilirseniz herşeyi yapabilirsiniz''
LİNDA JOHNSON
''Bana göre her yumak yerine getirilmeyi bekleyen bir sözün parçasıydı''
''Beni en çok heyecanlandıran şey de bir şeyleri ortaya çıkarabilme ihtimalinin yarattığı histi.''
''İpliği örgü şişinin etrafından geçirmek,ilmek atmak;insanda bir amaç,başarı ve gelişme hissi yaratıyor.''
Daha çok var ama bu kadar yeter bakalım sizler bu sıcacık dostluk öyküsünü nasıl bulacaksınız.?
SEVGİLER
1 Kasım 2010 Pazartesi
GERİ İADESİ GARANTİ AMA VERMEK İSTEMEYECEGİNİZDEN EMİNİM
Küçük oğlumuda okula başlatayım hergün yazacağım diyordum kendime, ahı tuttu galiba hergünden geçtim haftada bir gün bile yazamaz oldum ,zaman yetmiyor ben zamanı yettiremiyorum kendime ne olacak bilmiyorum.Neyse elbet düzeleceğim diye umut ediyorum.
Nette ''neler var neler yok'' turuna çıktığım günlerden birinde tanıdım AHMET ŞERİF İZGÖREN'i.Ben blogları dolaşırken blogcu arkadaşların önerdikleri kitapları ya da yazarları çoğunlukla bir kenara not alıyorum elime para geçipte kitap alacağım zaman onlardan da edinmeye çalışıyorum.Ahmet Şerif İzgöreni tavsiye edene rastlamadım mutlaka vardır tabii ki de ben karşılaşmadım.Keşke daha önce karşılaşsaymışım .
Kendisinin ve arkadaşlarının çok güzel örnek olacak sosyal sorumluluk projeleri var.
TUP yani Türkiye Uğurböcekleri Projesi
''Türkiye Uğur Böcekleri Projesi; 2004 yılında başlatılan, amacı hoşgörü, dürüstlük, yurt sevgisi, girişimcilik ve iş ahlakı değerlerini yaşatmak ve seminerler aracılığıyla bilgiyi yaymak olan gönüllü bir sosyal sorumluluk projesidir ''diye anlatmışlar projelerini.
Tam olarak ne olduğunu nerelere gittiklerini ve neler yaptıklarını o güzel sitede dolaşarak bulabilirsiniz
İzgörenin sitesinden Elma Yayınevi'nin sitesine ulaştım.Bir yayınevi düşünün kitaplarını alıp okuyorsunuz ama beğenmediniz kitabı eeeee ne olacak o zaman ''getirin geri alalım'' diyor.Alıp okuyup beğenmediğim hatta okuyamadan beğenmediğim pek çok kitap oldu hepsi böyle bir şey yapsaydı ne güzel olurdu.Demek ki kendine ve yaptıklarına güven böyle bir duygu :)
Geçen ay 10marifetteki yazılarımdan kazandığım paranın yarısı ile d&r gidip Ahmet Şerif İzgören'in kitaplarından aldım.Şimdilik üç tanesini aldım ama sırada daha pek çok kitabı var.Üçünüde bir çırpıda okudum çok güzeldi.Geri vermeyi bırakın diğerlerini almak içinde daha büyük bir istek duydum.Ben kitap satın alıken çok mutlu oluyorum hele aldığım kitaplar tadından yenmiyorsa daha da mutlu oluyorum.
Yukarıdaki fotoğrafta okuduğum üç kitap var.İlk okuduğum ''SÜPERMEN VE UĞUR BÖCEĞİ'' zaten sulu gözlüyümdür hem okudum hem ağladım hem de hayatta böyle insanlar olduğu için huzur doldum.Süpermen ve UĞURBÖCEĞİ kitabın ismi ne kadar hoş değil mi kitapta bir sürü uğur böceğinden bahsediyor onların yaptığı güzellikleri ve hayatlarına uğur getirdikleri insanları anlatıyor.''Size bir tercih hakkı tanıdım süpermen mi yoksa uğur böceği misiniz? diye soruyor İZGÖREN.Ve kitaplarında hiç süpermenler olmadığını hep uğur böceklerinin olduğunu söylerken çünkülerini de ekliyor ee artık o çünküleri de kitabı alıp okuduğunuzda kendiniz görürsünüz hem zaten beğenmezseniz geri iade etme ayrıcalığınız da var.Daha ne olsun değil mi?
İkinci okuduğum kitap ''Avucunuzdaki Kelebek'' o da harikaydı avucunuzdaki kelebeğin yaşayıp yaşamaması sizin elinizde diyor hikayede gerisi ve daha fazlası kitapta ...
Üçüncü okuduğum kitapta ''Hıdır Kişisel Gelişiyor'' Kitabın kapağında ''Nefes Nefese Bir Kişisel Gerilim Kitabı'' diyor.Bundan önceki okuduğum kişisel gelişim kitaplarına daha fazla eleştirel gözle bakmaya başladım bunu okuduktan sonra.Hep bana hep bana olmaz di mi tek başına gelişip ne yapacaksın önemli olan hep beraber gelişmek,toplumun gelişmesi .
Kendini kişisel gelişim uzmanı olarak tanıtan , gören ve o alanda bir sürü paraya seminerler veren kişileri artık nasıl tanımlayacağımı kendilerinin ne kadar güvenilir ve yararlı olduklarına karar verebileceğimi gördüm yani farkı gördüm okuyunca sizlerde göreceksiniz :)
SEVGİLER
Nette ''neler var neler yok'' turuna çıktığım günlerden birinde tanıdım AHMET ŞERİF İZGÖREN'i.Ben blogları dolaşırken blogcu arkadaşların önerdikleri kitapları ya da yazarları çoğunlukla bir kenara not alıyorum elime para geçipte kitap alacağım zaman onlardan da edinmeye çalışıyorum.Ahmet Şerif İzgöreni tavsiye edene rastlamadım mutlaka vardır tabii ki de ben karşılaşmadım.Keşke daha önce karşılaşsaymışım .
Kendisinin ve arkadaşlarının çok güzel örnek olacak sosyal sorumluluk projeleri var.
TUP yani Türkiye Uğurböcekleri Projesi
''Türkiye Uğur Böcekleri Projesi; 2004 yılında başlatılan, amacı hoşgörü, dürüstlük, yurt sevgisi, girişimcilik ve iş ahlakı değerlerini yaşatmak ve seminerler aracılığıyla bilgiyi yaymak olan gönüllü bir sosyal sorumluluk projesidir ''diye anlatmışlar projelerini.
Tam olarak ne olduğunu nerelere gittiklerini ve neler yaptıklarını o güzel sitede dolaşarak bulabilirsiniz
İzgörenin sitesinden Elma Yayınevi'nin sitesine ulaştım.Bir yayınevi düşünün kitaplarını alıp okuyorsunuz ama beğenmediniz kitabı eeeee ne olacak o zaman ''getirin geri alalım'' diyor.Alıp okuyup beğenmediğim hatta okuyamadan beğenmediğim pek çok kitap oldu hepsi böyle bir şey yapsaydı ne güzel olurdu.Demek ki kendine ve yaptıklarına güven böyle bir duygu :)
Geçen ay 10marifetteki yazılarımdan kazandığım paranın yarısı ile d&r gidip Ahmet Şerif İzgören'in kitaplarından aldım.Şimdilik üç tanesini aldım ama sırada daha pek çok kitabı var.Üçünüde bir çırpıda okudum çok güzeldi.Geri vermeyi bırakın diğerlerini almak içinde daha büyük bir istek duydum.Ben kitap satın alıken çok mutlu oluyorum hele aldığım kitaplar tadından yenmiyorsa daha da mutlu oluyorum.
Yukarıdaki fotoğrafta okuduğum üç kitap var.İlk okuduğum ''SÜPERMEN VE UĞUR BÖCEĞİ'' zaten sulu gözlüyümdür hem okudum hem ağladım hem de hayatta böyle insanlar olduğu için huzur doldum.Süpermen ve UĞURBÖCEĞİ kitabın ismi ne kadar hoş değil mi kitapta bir sürü uğur böceğinden bahsediyor onların yaptığı güzellikleri ve hayatlarına uğur getirdikleri insanları anlatıyor.''Size bir tercih hakkı tanıdım süpermen mi yoksa uğur böceği misiniz? diye soruyor İZGÖREN.Ve kitaplarında hiç süpermenler olmadığını hep uğur böceklerinin olduğunu söylerken çünkülerini de ekliyor ee artık o çünküleri de kitabı alıp okuduğunuzda kendiniz görürsünüz hem zaten beğenmezseniz geri iade etme ayrıcalığınız da var.Daha ne olsun değil mi?
İkinci okuduğum kitap ''Avucunuzdaki Kelebek'' o da harikaydı avucunuzdaki kelebeğin yaşayıp yaşamaması sizin elinizde diyor hikayede gerisi ve daha fazlası kitapta ...
Üçüncü okuduğum kitapta ''Hıdır Kişisel Gelişiyor'' Kitabın kapağında ''Nefes Nefese Bir Kişisel Gerilim Kitabı'' diyor.Bundan önceki okuduğum kişisel gelişim kitaplarına daha fazla eleştirel gözle bakmaya başladım bunu okuduktan sonra.Hep bana hep bana olmaz di mi tek başına gelişip ne yapacaksın önemli olan hep beraber gelişmek,toplumun gelişmesi .
Kendini kişisel gelişim uzmanı olarak tanıtan , gören ve o alanda bir sürü paraya seminerler veren kişileri artık nasıl tanımlayacağımı kendilerinin ne kadar güvenilir ve yararlı olduklarına karar verebileceğimi gördüm yani farkı gördüm okuyunca sizlerde göreceksiniz :)
SEVGİLER
20 Eylül 2010 Pazartesi
KÜÇÜK ARI VE GELEN TEK YORUMA CEVAP
Küçük Arı en son okuduğum kitabın adı.Okuyanlarınız vardır belki.
''Romanın bütün başarısı bana yardımcı olanlara,hataları ise bana aittir'' diyecek kadar alçak gönüllü bir yazara ait Küçük Arı.
Kitapta etnik köken ve petrolle ilgili çatışmalar içinde kalmış Nijeryalı bir kızın kendi topraklarında,mülteci kampında ve İngiltere'de yaşadığı olaylar anlatılıyor.
Burada oluşturulan olaylar İngiltere'deki mülteci gözetim kamplarında yaşayanlardan toplanan bilgilere dayandırılarak yazılmış.
Geçen gün yazdığım yazı da ''Parmağınızı hiç tanımadığınız birisi için keseriydiniz'' bu kitapta okuduğum çok etkilendiğim olayın tam tepe noktası.Seçimini yazan olmamış belki de sorumu dikkate almadınız belki de böyle bir seçimde bulunmak korkuttu .
Tek yorum bırakılmış o arkadaşın da yorumu şöyle;
onlineups diyor ki;
Holywood sizin için biçilmiş kaftan diyorum bu yazıyı okuyunca....Veya Quentin Tarantino'ya yollayın bunu ancak o bu kadar saçma konuları film yapıyor.Bu da o psikoloji saçmalıklarından biri sanırım.Bi kere o kötü adamlar 2 kızı rehin almışsa bi parmakla kalmazlar bence.Sen ve eşinizde tehlikede parmaktan fazlası gider sölim .
demiş arkadaş sağolsun beni yorumsuz bırakmamış teşekkürler kendisine.Ben de onu cevapsız bırakayayım dedim.
Onlineups'ye
Vallahi bu konu bana ait değil .
Uluslararası bestseller olmuş olayları bizzat yaşayan kişilerle konuştuktan sonra kaleme almış, hala pek çok ülkede halen petrol savaşları yüzünden pek çok insanın mülteci kamplarında olduklarını topraklarından sürüldüklerini kısacası bu tür savaşların devam ettiğini yazan Chris Cleave yazmış.
Artık kendisi Holywood'a mı yoksa Quentin Tarantino'ya
mı verir film yapın diye bilemiyorum.Belki cesur bir yönetmen çıkar ve bu konu ile ilgili daha çarpıcı bir film yapar belli mi olur?
O psikoloji saçmalıklarından biri sanırım demişsin hayat bu belli mi olur insana ne yaşatacak nasıl bir seçim yapmak zorunda bırakacak ve bu seçiminin sonunda nasıl saçma bir psikolojiye sokacak di mi ama...
SEVGİLER
''Romanın bütün başarısı bana yardımcı olanlara,hataları ise bana aittir'' diyecek kadar alçak gönüllü bir yazara ait Küçük Arı.
Kitapta etnik köken ve petrolle ilgili çatışmalar içinde kalmış Nijeryalı bir kızın kendi topraklarında,mülteci kampında ve İngiltere'de yaşadığı olaylar anlatılıyor.
Burada oluşturulan olaylar İngiltere'deki mülteci gözetim kamplarında yaşayanlardan toplanan bilgilere dayandırılarak yazılmış.
Geçen gün yazdığım yazı da ''Parmağınızı hiç tanımadığınız birisi için keseriydiniz'' bu kitapta okuduğum çok etkilendiğim olayın tam tepe noktası.Seçimini yazan olmamış belki de sorumu dikkate almadınız belki de böyle bir seçimde bulunmak korkuttu .
Tek yorum bırakılmış o arkadaşın da yorumu şöyle;
onlineups diyor ki;
Holywood sizin için biçilmiş kaftan diyorum bu yazıyı okuyunca....Veya Quentin Tarantino'ya yollayın bunu ancak o bu kadar saçma konuları film yapıyor.Bu da o psikoloji saçmalıklarından biri sanırım.Bi kere o kötü adamlar 2 kızı rehin almışsa bi parmakla kalmazlar bence.Sen ve eşinizde tehlikede parmaktan fazlası gider sölim .
demiş arkadaş sağolsun beni yorumsuz bırakmamış teşekkürler kendisine.Ben de onu cevapsız bırakayayım dedim.
Onlineups'ye
Vallahi bu konu bana ait değil .
Uluslararası bestseller olmuş olayları bizzat yaşayan kişilerle konuştuktan sonra kaleme almış, hala pek çok ülkede halen petrol savaşları yüzünden pek çok insanın mülteci kamplarında olduklarını topraklarından sürüldüklerini kısacası bu tür savaşların devam ettiğini yazan Chris Cleave yazmış.
Artık kendisi Holywood'a mı yoksa Quentin Tarantino'ya
mı verir film yapın diye bilemiyorum.Belki cesur bir yönetmen çıkar ve bu konu ile ilgili daha çarpıcı bir film yapar belli mi olur?
O psikoloji saçmalıklarından biri sanırım demişsin hayat bu belli mi olur insana ne yaşatacak nasıl bir seçim yapmak zorunda bırakacak ve bu seçiminin sonunda nasıl saçma bir psikolojiye sokacak di mi ama...
SEVGİLER
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)