28 Şubat 2009 Cumartesi

KURSTAN ESERLER


Kursta artık büyük işler yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlıyor.Ve bizlerde yapılan bu güzellikleri büyük bir zevkle ve hayranlıkla izliyoruz.
Bu hafta Sebahat Teyze'nin ve Leyla 'nın sandıkları tamamlandı.İkiside çok güzel ve göz alıcı oldular.Sebahat Teyze'de Leyla'da folyo kursuna bu sene başladılar ama gayet azimliler ve çok güzel işler yapıyorlar.Sebahat Teyze'nin de Leyla'nın da ellerine sağlık .Çok güzeeeller :=)





Bu harika sandık Sebahat Teyze'nin yaptığı sandık tekrar ellerine sağlık.




Bu güzellikte Leyla'nın sandığı onunda tekrar ellerine sağlık.

24 Şubat 2009 Salı

KENDİNE BİR İYİLİK YAP




Neredeyse 5 aya yaklaşıyorum.Yani neredeyse 5 aydır haftanın en az beş günü pilates yapıyorum.Neden yapıyorum?Doğumlardan sonra ve özelliklede emzirme dönemlerinde yaşadığım o sırt ağrıları inanılmaz berbattı.O sırt ağrısı nasıl kötü birşeydir.Bilenler bilir.Biraz da iş yapınca ağrıdan kıvranmamak imkansızdı benim için.Ve o zamanlardan kalan ağrılarıma bir de folyo yaparkenki ağrılarım eklendimi durum daha da vahim oldu.

Pilatesi herkes duymuştur nasıl olduğu bilinmese bile adı duyulmuştur mutlaka.Pilates yapmak için derslerine bir sürü para verlerde var.Şu anda evdeyim ve hergün TV8'de EBRU ŞALLI pilates yapıyor.Sırt ağrılarına iyi geliyor kasları güçlendiriyor filan anlatıyorda anlatıyor.Denemekten zarar gelmez dedim ve ben de bu işe başladım.

İlk zamanlar o hareketler nasıl zor geldi kaslarımın nasıl güçsüz olduğunu anladım.Yapamadım diyerek hiç bırakmadım onlar on yaptıysa ben beş yaptım ama yaptım.Ve zamanla gördüm ki yapamadığım hareketlerin hepsini yapmaya başlamışım.İlk defa yapılan bir harekette insan nasıl titriyor ama yaptıkça orada ki kasların güçlendikçe titreme filan gidiyor .Herşeyi daha iyi ve doğru yapmaya başlıyorsun.

Kol çalışırken kedi pozisyonundan yarı şınav pozisyonunda kol çalışmaya geçtiğimiz gün yok bunuda yapamam artık diyordum ama bir iki üç derken şimdi hiç yorulmadan onu da yapabiliyorum.Kim tutar artık beni :=)

Yapmayınca vücut gerçekten istiyor yapınca bir rahatlama geliyor insana.Yanlara doğru yaptığımız bir esneme hareketi var ki vücuda rahatlık verecek böyle başka bir hareket yoktur herhalde, inanılmaz güzel.Hareketlerimize çok uzun zamandan beridir topuda ekledik.Toplada inanılmaz eğlenceli oluyor.Bakalım pilates topundan sonra sırada pilates bandı var :=)

Sırtımda ki ağrılar inanılmaz ölçüde azaldı kaslarımın daha kuvvetli olduğunu hissedebiliyorum,doğru nefes almanın önemini hem gelen iletilerle hem de anlatılanlarla öğrenmiştim ama uyguluyarak daha iyi pekiştirdim,ben fazla evhamlıyımdır bundan da beni çok çok rahat ettirecek ölçüde kurtuldum artık daha olumlu bir şekilde düşünebiliyorum.

Ben evdeki hanımlara ve beylere kendilerine bir iyilik yapıp hiç bir ücret ödemeden çok güzel bir anlatım ve uygulama ile bizlere sunulmuş olan pilatesi biraz azimle yapmalarını öneriyorum.

Tüm doktorların hem fikir olduğu birşey var ki oda herkesin sağlıklı kalabilmesi için efor sarfedecekleri bir egzersiz yapmalarıdır.Ve neden bu pilates olmasın.


Resimdeki adama gelince....

Pilatesi merak edip biraz araştırdım.Neden pilates nereden çıkmıştır yeni bir şey mi yoksa bir mazisi var mı diye... Öğrendimki pilates in adı onu bulup geliştiren bir adamın soyadıymış.Joseph PİLATES(resimdeki zatı muhterem).Maziside 20..yy'ın başlarına kadar gidiyormuş.Bu Joseph Pilates küçükken çok hastalanırmış ve o yüzden vücut direnci çok zayıfmış.Pek çok spor denemiş ve sonra kendi kendine geliştirdiği yatar vaziyette yaptığı hareketlerle direncini yeniden kazanabildiğini farketmiş.Ve çalışmaları sonucunda bir dizi hareketler oluşturmuş.Devamı için buyurun....
Herkese sağlıklı günler :=)

19 Şubat 2009 Perşembe

ÖR SÖK ŞAL OLSUN

Bu şaldan epey örmüştüm.Hem örülüşü kolay hem de zevkli zorlamıyor.En güzel yanıda 50 cm örüyorsunuz bir söküyorsunuz 100cm oluyor.


ŞALIN YAPILIŞI:

Şal için 35 ilmek atarak başlanıyor.Önce 3 düz örüp sonra 2 ters 2 düz örerek sırayı tamamlaıyoruz.aynı şekilde örgümüz 50-60 cm oluncaya kadar örüyoruz.Kesmeye üç düz olan taraftan başlıyoruz.İlk ilmeği örüyoruz 2. ilmeği şişten çıkartıp serbest bırakıyoruz.3.ilmeği örüp bir ile üçü kesiyoruz. Sonuna kadar bu işlemi yapıyoruz.Terslerin ve düzlerin ilk ilmeklerini bırakıp diğerini örüp öncekiyle kesiyoruz.Kesme işlemini tamamladıktan sonra boşa bıraktıklarımızı sonuna kadar söküyoruz.50cm ördüğümüz şalımız 100cm oluyor.Uçlarınada püskül takıyoruz.Hepsi bu kadar.Çeşitli iplerle deneye bilirsiniz .İpiniz ince ise ilmek sayısını arttırabilirsiniz.Ya da daha büyük olması için daha fazla örebilirsiniz size kalmış.Üç düzden sonra iki ters örmeye dikkat edin.Bir de bazıları ilk ilmekleri örmeden alır bunda kesinlikle yapmayın örün.Beğeneceğinizi umuyorum.Teşekkürler.

HER ŞEYİN BAŞI SAĞLIK

İBRAHİM ADNAN SARAÇOĞLU VE AHMET MARANKİ' yi televizyonlarda görürsem hiç kaçırmam mutlaka izlerim.Birkaç gündür AHMET MARANKİ'yi izleyip notlar alıyorum yetişebildiğim kadarıyla uygulaya bildiklerimi uyguluyorum ya da arkadaşlardan şu derdim var hastayım diyenlerede söylediklerinden tavsiyelerde bulunuyorum.Not aldıklarımdan biraz blogumada yazayım istedim belki işine yarayacaklar olur.

Kalınbağırsak boşaltımı ve basur için;mürdüm eriği,incir,günkurusu kayısı şu koyu renkli olanlar var ya işte onlar.Bunlardan bir kaçar taneyi akşam suya koyup suda bir saat beklettikten sonra suyunu için meyvelerinide yiyin diyor.Bunu akşam yatmadan önce yapmamızı önerdi.

Mide de reflü ,kanser ,gaz ve ülseri olanlara yumruk büyüklüğünde çiğ patates,2 havuç ve beyaz lahanadan biraz alıp hepsinin suyunu sıkıp içine biraz zeytinyağı ekleyip sabah aç karnına içilmesini önerdi.

Rahim kanseri erken menapoz,kist ve miyomu olanlara ;civan perçemi(sarı) ,aslan pençesi.
Yarım litre suyu kaynatıp bunlardan birer parça atıp sadece bir göbek attırdıktan sonra kapatmamızı ve ondan sonra içimemizi önerdi.

Nefrit veya böbreklerde ki herhangi bir rahatsızlık için zencefili her yemeğe salataya rendeleyerek kullanın diyor.Ayrıca hibiskus(bamya çiçeği)ve adaçayını kaynamış suda bir taşım kaynatıp sonra balla tatlandırıp içilmesini önerdi.

Herhangi bir nedenle bu basur bile olabilir bir iç kanama farkettiğiniz anda maydonozun saplarını yine kaynar suda 5 dakika kaynatıp içilmesini önerdi.

Boyun fıtığı,bel fıtığı diz ağrısı,kas hastalıkları için hardal yağını önerdi:Akşamdan sırtta omurilik boyunca sürün ve streçle kapatıp yatındedi.
Ayrıca yine hardal yağı ,biberiye yağı,zencefil yağı ,kekik yağı,havlıcan yağı hepsinden bir karışım hazırlayıp ağrıyan yerlere sürüp streçle kapatın diye önerdi.

Saç dökülmesini önlemek için sarımsak yağı,ısırgan kökünün yağı,çam yağı,badem ve zeytinyağı karıştırılıp saç diplerine sürün eğer saçta kepeklenme varsa içine bir de kekik yağı koyulmasını önerdi.20 günde saç dökülmesini önler 60 günde de saç çıkmasını sağlar dedi.

Sivilce ve ciltteki diğer yaralar için ardıç sabununu önerdi.

Strese panik atağa karşıda sarı kantaron ve kimyonu verdi.Yarım litre kaynamış suya 5'er gr koyup demleyip içilmesini önerdi.

Reyhan kokusunun morali düzelttiğini ayrıca amatist taşınında yine moral düzeltmekte etkili olduğunu belirtti.


Troid için akşamdan suya soyulmuş cevizleri içinde ki perdesiyle beraber koyun ve sabah kaltığınızda suyu içip cevizide yiyin dedi.

Ve bir de her defasında söylüyor kozmik beden temizliği yapın diyor.Ama bunun bir tarihi varmış.O tarihler arasında yapılmasını aksi taktirde hiçbir işe yaramayacağını belitti.Bunu herkesin kendi evinde de uygulaya bileceğini söyledi.

Kozmik beden temizliğinin yapılacağı tarihler 7 mart'ta başlayıp 14 mart'ta bitirilmesini söyledi.
Bu tarihler arasında herhangi bir et yanmeyecek.Siyah çay içilmeyecek.Konsantre ürünler yenilmeyecek.beyaz ekmek tüketilmeyecek.

Sabahları çiğden hazırlayacağınız kırmızı pancar, lahana,ıspanak,havuç suyu karışımına bir tatlı kaşığı zeytin yağı ekleyerek içilecek.öğlen ve ikindide mevsimin sebzelerinin suları sıkılıp içilecek.Ayrıca her gün sabah lavma yapılması gerekiyor.Onuda yine eczanelerden alıp evde uygulaya biliyormuşuz.

Ve son gün akşam yatarken bir bardak zeytinyağının içine limon sıkıp içilecek.Ve yatarken karnımızı sıcak tutmamızı söyledi.Bu yaptıktan sonra ertesi gün vücudunuzda ne kadar çok pisliğin çıkacağını kendinizde göreceksiniz dedi.Bu şekilde vücudumuzda birikmiş olan pisliklerden arınacak ve sağlıklı olacaksınız dedi.

Bie de bir tarif verdi.
KOZMİK SALATA

Lahana,havuç,kırmızı pancar turp,kereviz rendelenecek içine maydonoz doğranacak.Üstüne nar ekşisi,zeytinyağı,limon,elma sirkesi eklenip yine üstüne zencefili ve sarımsağı rendeleyip bir güzelce yiyin dedi.
Kışın asla domates ,salatalık biber tüketmeyin diye de önemle vurguladı.

Yine yemek aralarında kalınbağırsak için portakal suyu zencefil ve bir tatlı kaşığı zeytin yağını karıştırıp için dedi.

Lahana alırkende dikkat etmemiz gereken en önemli nokta lahanaya bastırdığımızda lahananın içeri doğru inmesi gerekiyormuş.Taş gibi sert olmaması gerekiyormuş.
Havuç içinde havucu elinize aldığınıda iki kenarından tutup aşağı yukarı eğdiğinizde eğilmemesi yani sert olması gerekiyormuş .

Et olarakta eğer et tüketecekseniz kuzu veya keçi etini önerdi.Ama köyde yetişmiş tavuk bulabiliyorsanız o tavuğuda tüketebilirsiniz dedi.Bu aralar yenecek balıklarında civa tehlikesine karşı kabuğunu sıyırıp öyle pişirip tükedin dedi ve özellikle küçük balıkların tüketilmesi gerektiğini önemle belirtti.

Bunlar benim yetişip yazabildiklerim en doğrusunu yine AHMET MARANKİ'nin kendi sitesinden öğrenmek ve daha da ayrıntı için yazdığı kitaplardan almak gerekiyor.Kitabı alırkende dikkatli olun korsan almayın.Çünkü içinde sayfalar eksik alabildiği için verilen bilgilerden tam olarak yararlanılmaya bilinir.Bu kadar bilginin ve emeğin heba olmaması için de zaten korsana hayır diyorum.

Daha fazla bilgi için AHMET MARANKİ'nin sitesi buyurun.

İBRAHİM SARAÇOĞLU'nun sitesi de burada.

HERKESE SAĞLIKLI GÜNLER.SAĞLIK OLMAZSA HAYATIN NE TADI NE TUZU OLUYOR :=))))

13 Şubat 2009 Cuma

TÜRKÇE KONUŞALIM

Çok beğendiğim ve yerden göğe kadar hak verdiğim bir yazıyı paylaşayım. :=(

BENİMLE TURKCHE KONUŞMA


Bir dönem Arapça, Farsça, Fransızca derken, son yüzyılda İngilizcenin istilası altında Türkçe. Yabancı hayranlığının hat safhaya ulaştığı günümüzde kendi dilinden utananların akıllara zarar tabelaları ile dolu sağımız solumuz. Cep telefonu mesajlarında Türkçenin sesli harflerinden tasarruf ediliyor, yabancı adlarla iş yerleri açılıyor, televizyon ve radyolar yayına giriyor, pek çok süreli dergi piyasaya çıkıyor. V'nin yerine W, ks'nin yerine X kullanılıyor. Birileri bizi yabancılaştırıyorken, birileri de fena halde TURKCHE konuşuyor. Peki, Yahya Kemal BEYATLI'nın "Ağzımızda Anamızın Sütü Gibi Helâl ve Güzel Olmalıdır." dediği güzel Türkçemiz nereye sürükleniyor?

Tarih: 14 Kasım 2006. Yer: Aydın'da herhangi bir lisenin herhangi bir sınıfı. Tahtada 10. sınıf öğrencilerinin düşmüş olduğu not aynen şöyle: "Yarın beden dersinde giyincezmi? Cwp yazın?" / "Hayır giymicez!" Bu cümle Türkçenin yazım kurallarının, yazı dilinin ve 29 harfinin nasıl da bilinçsizce hiçe sayıldığının en basit örneği.

Teknolojiyi üretemeyen Türkiye, hızla değişen teknolojik gelişmelere isim bulmakta geç kalıyor, iPod'a, MP3'e isim veremiyor. Sonra da dilbilimciler bilgisayar, çamaşır makinesi, ayran gibi kelimelerle yatıp kalkıp övünüyor. Teknolojinin ve basının yardımıyla Türkçemiz, Türkilizce'ye doğru yol alırken, övüne övüne bir hal olduğumuz bilgisayar kelimesi bile artık yeni neslin diline PC olarak yerleşmeye başlıyor.

Yeni nesil Türkler artık mail atıyor, feedback istiyor, cwp yazıyor, sms yolluyor, slm verip, a.s alıyor, bye deyip, tşk ederek sohbetini bitiriyor. Yeni doğmakta olan bu uyduruk dille öyle iyi iletişim kurabiliyorlar ki anlaştıklarını O.K'layarak kısaca belirtiyorlar. Büyük bir kesim, aralarında çoğumuzun anlayamadığı yeni bir dille konuşuyor. V F'ye, Z S'ye, C J'ye dönüşüyor ve efet, güsel, abijim diyerek Türkçemiz daha da şirin bir dil olma yolunda ilerliyor(!) İki mesaj uzunluğundaki duygu ve düşünceleri 160 karaktere sığdırılabilmek, kontörden tasarruf edebilmek için Türkçenin sesli harflerinden de tasarruf etmekte hiçbir sakınca görülmüyor. Artk bz trklr trkcyi sessz harflrle yazblmyi, konsblmyi hatta sesli hrflr olmdn anlsblmyi becrblyrz.

Artık "dahi anlamına gelen de'nin, ki bağlacının ayrı yazılması gerekirken birleşik yazılmasına bile razı olduk, Adnan Menderes Bulvarında sağdan sola uzanan Türkçe İngilizce karşımı mağaza isimleri arasında yürürken. Emlak'ı MLUCK, Karizma'yı Carizma yazan zihniyet, ileride çocuklarına isim olarak "Ayshe, Shakir, Chaglar" koyar, "chaylarını da kesme sugur'la icherlerse" hiç şaşmamak gerekir!

Kabul edelim: Hepimiz sms çılgını olduk. Mektup yazmayı unuttuk, zaten e-mail de pek sarmadı bizi. Bol bol MP3 indiriyor, YouTuBe'de video seyrediyor, neredeyse günün yirmi dört saati messenger'da online bir hayat sürüyoruz. En yakınımızdaki eşi dostu unutup, dünyanın bilmem neresinden sanal arkadaşlar edinip saatlerce chat yapıyoruz. Reel anlamda gerçek cümleler kuruyor, öylesine iyi Turkche konuşuyoruz ki kırk yıllık haber sunucusu, "anchorman" oluveriyor ve Türkiye'nin en büyük anchormani Ali KIRCA bir canlı yayın konuğuna "ailesinin backgroundı"nı soruyor.

Biz İngilizceyi aşmışız, hatta ana dilimiz gibi konuşur olmuşuz. Şimdi sıra yabancı dil eğitimi veren bir kursta Türkçe öğrenmekte!

"Kâmusa uzanan el namusa uzanmıştır." diyor Cemil MERİÇ. Sözlüğümüz, gün geçtikçe "sozluc"leşirken artık dilimize sahip çıkmanın vakti geldi de geçmedi mi? Türkçe giderse Türkiye de gitmez mi?

-THE SON!-


11 Şubat 2009 Çarşamba

KULLANDIĞIMIZ DETERJANLARA DİKKAT

Bu iletiyi demin aldım ve sizlerle paylaşmak istedim.Ama paylaşmadan önce başımızdan geçen bir olayı yazayımda kimsenin başına gelmesin.

Geçen gün televizyonda izlemiştim makine için kullanılan malzemelerin zararlarını beyaz sabunla elde yıkayın diyordu doktor.Dedim ki hem elde yıkamayın çok su gidiyor diyorlar hem de elde yıkayın deterjanlar zararlı diyorlar.Hani derler ya aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık.Ama bunu duyunca sevindim denemeyi düşünüyorum.

Ben zaten neredeyse bir seneye yakın parlatıcı kullanmıyorum geçirdiğim bir bir ay var ömrümden en az bi 20 yıl gitmiştir.Benim küçük oğlum ,deterjanları saklarım aslında, parlatıcıyı bulmuş bir mutfağa gittim ki elinde parlatıcı azdı zaten sallamış sallamış köpürtmüş ağzını kokladım kokuyor hemen doktorumuzu aradım kendisine çok güveniriz hemen en yakın hastaneye gidin dedi başka bir şey yok ben hemen eşimi aradım yakınımızdaki devlet hastanesine gittik ama benim yaşadığım korku üzüntü tarif edilemez cinsten.Neyse bize devlet hastanesinde Çapa'ya götürmemizi söylediler.Akşamın köründe Çapa'ya git çocuk doktorları baktı filim filan çekildi.

Parlatıcı en zararlısı ve en tehlikelisiymiş.Bir ay kadar bekliycez dediler ama bu sırada nefes almada bir problem yaşarsanız derhal getireceksiniz deyip yolladılar.Ben her akşam nefes kontrolünde kendimi tutamayıp sürekli ağlıyorum.İnternetten araştırmalar filan yaptım parlatıcının etkisi hemen ortaya çıkmazmış günler geçtikçe boğazda yapışma yaparmış ve çocuk nefes alamaz duruma gelirmiş.Hastanede balonlama diye bir yöntemle o şişliği açarlarmış.Aynı şey bir kaç kere daha olursa artık nefes alabilmesi için boğaza bir delik açarlarmış.

Ve markalı ürün olmasıda ayrı bir tehlike daha iyi sonuç alınsın diye tabii ki daha kalitelisini kullandıklarından tehlike daha da büyüyormuş kaç kere markasını sordular bana.Bunları okuyup düşündükçe Allah'ım neyse bir ayı geçirdim ama nasıl geçirdim ben de bilmiyorum.Neyse oğlumda bir sorun yok doktorumuz o ağzına almış tükürmüştür dedi zira bir damlası bile yeterliymiş.

O günden sonra makineme hiç parlatıcı koymadım.Eşimede bir dolap yaptırdım kilitli hepsini içine tıktım ve kilitliyorum artık.Ama bu elma sirkesi olayını beğendim.Deterjana gelince evet tencerelerimin dibinde kalıyor kalıntı zaten çok zararlı oluklarınıda biliyorum.Başka yolu yokmu ki acaba diye düşünürken bu iletiyi aldım.Ben denemekte fayda var diyorum.Ve gelen iletiyi veriyorum.

Bulaşık Makinası kullanan tüm tanıdıklarınıza iletin lütfen Kullandigimiz deterjanlarin hem cevre hem de sagligimiz uzerinde son derecede olumsuz etkileri var bilindigi gibi. Ozellikle yemek yedigimiz kaplarin temizlenmesinde kullanilan deterjenlarin cok iyi durulansa bile kalinti biraktigi biliniyor uzun yillar boyunca bu kalintilar gidalarimiza bulasiyor ve bu vasita ile sindirim sistemimize tasiniyor. Petrol esasli kimyasal maddelerden olusan ve son derecede guclu olan bu kimyasallar kronik hastaliklarin tetikleyicisi.Bu kimyasallar kanalizasyon sistemine karisiyor oradan da nehirlere gollere ve denizlere . Bu sentetik kimyasallar denizlerde de besin zincirine bulasaraktekrar sindirim sistemimize donuyor ne yazik ki. Bir sure once bir deneye basladim ve bulasik makinasinda ARAP SABUNU kullandim. Daha once doktor tavsiyesi ile cocuklarin biberonlarinin temizlenmesinde kullanmistim dogal ve zararsiz oldugunu biliyordum bulasik makinesinde ne sonuc alacagimi merak ettim. Sonuc harika bulasiklar ter temiz pırıl pırıl oldu ARAP SABUNU hem cok daha ucuz hemde cok daha dogal cevrede yarattigi kirlilik etkisi de cok daha az.Bulasik makinasinin deterjan gozune dolduracak kadar koyup kapagi kapatiyorsun ARAP SABUNU macun gibi sicak su ile rahatca eriyor.Bu deneyden sonra internettende arastirma yaptim pek cok kisi bu metodu kullaniyormus
PARLATICI BÖLÜMÜNE DE ELMA SİRKESİ KOYUYORUM (ama üzüm sirkesi değil..özellikle elma sirkesi)...SONUÇ HARİKA!!! YILLARDIR BUNU UYGULUYORUM..

10 Şubat 2009 Salı

KREP YAŞ PASTA


MALZEMELER:Kendi krep tarifiniz varsa onu kullanabilirsiniz.Krep için: 7 kaşık un,1 yumurta,2 su bardağı süt,vanilya
Muhallebi için:3 su bardağı süt,2 yemek kaşığı un,1 yumurta,2 yemek kaşığı kakao,1su bardağı şekerYAPILIŞI: Krep malzemelerini çukur bir kaba koyup iyice çırpın.Teflon tavaya çok az miktarda yağ damlatın.Kızdıktan sonra bu karışımdan bir kepçe alıp tavaya dökün .Tavanın her yerine iyice yayın.Kızarınca alt üst edip arkasını pişirin.Yaptığınız kreplerin kalın değil ince olması gerekiyor.Bu şekilde 6 ya da 7 tane krep hazırlayın.Daha sonra muhalebi malzemelerini bir tencereye koyup pütür kalmayacak şekilde çırpın.Yalnız şekeri muhallebi piştikten sonra ekleyin.Koyulaşıp muhallebi kıvamına gelesiye kadar pişirin.Koyulaşıp pişince ocaktan alıp şekeri ilave edin.Yaptığınız kreplerden bir tanesini pastayı yapacağınız tabağa koyun.Üstünü yaptığınız muhallebi ile kaplayın arasına varsa muz(ya da sizin istediğiniz bir meyvede olur) dilimleyip dizin.Bütün krepler bitesiye kadar aynı işlemi tekrarlayın.Üstünü yine muzla süsleyin.Dilerseniz üstüne çikolata rendeleyip serpiştirebilirsiniz.Ya da hindistan cevizi,fındık, ceviz artık evde ne varsa.Artık bundan sonrası sizin yaratıcılığınıza ve damak tadınıza kalmış.İyice soğuduktan sonra dilimleyip servis yapın.Afiyet olsun.Siz de kendi ölçülerinizi oluşturabilirsiniz.

9 Şubat 2009 Pazartesi

PATATES ÇANAKLARI

Annem yaptı dün bu lezzeti çok güzeldi bayağı bir yedim yani.
O da tv den görmüş ama ara öğün diye söylemişler bir isim belirtmemişler.Neyse ben ona bir isim bulacağım aklımdan bir kaç tane geçiyor ama karar veremedim belkide bir adı vardır .Bilen varsa yazsın lütfen.
MALZEMELER
1/2 kg patates
5-6 diş sarmısak
4-5 tane havuç
maydanoz
1 çay bardağı sıvı yağ
yoğurt
salça
tuz
karabiber
kırmızıbiber
sumak

YAPILIŞI:
İlk önce patatesleri haşlıyoruz .Haşlandıktan sonra alıp soyuyoruz .Soyduğumuz patatesleri eziyoruz.Havuç,yoğurt ve salça hariç bütün malzemeleri patatese ekleyip bir güzel yoğuruyoruz.Daha sonra havuçları rendeleyip sıvı yağımızdan biraz ekleyip ateşte havuçları biraz öldürüyoruz.havuçlar biraz ılınırkan yoğurduğumuz patatesten yumurta büyüklüğünde alıp ortasını çukurlaştırıyoruz bütün patatesleri böyle yapıyoruz ve içlerine pişirdiğimiz havuçlardan koyuyoruz.Üstüne bir kaşık yoğurt ve en üste biraz suyla incelttiğimiz ve pişirdiğimiz salçadan koyup kırmızı biber ekleyip afiyetle yiyoruz.

7 Şubat 2009 Cumartesi

ANNEMİN KURAN-I KERİM KABI


Daha önce görümceme yapmıştım Kuran-ı Kerim koymak için bunu da anneciğime yaptım.Çift taraflı Muhammet yazıyor.
Kutuyu CADENCE marka bordo boya ile boyadım.üstüne TEX.CO'nun glazei ile siyah ve parmak yaldızla eskitme yaptım.Folyodan hazırlamış (folyoyu cetvelle ütüleyip deseni üstüne yapıştırdım ve tükenmezle deseni çizip folyoya çıkmasını sağladım tıklamalarını pergelle yaptım şişirmelerini kurşun kalemle yapıp indirmelerini yaptım.Alçıladım kuruduktan sonra temizleyip mürekkepledim silip vernikledim ve kestim.)olduğum güllerle süslenmiş MUHAMMED yazısını peligomla yapıştırdım.Cadance'ın verniği ilede bir güzel vernikledim.Ve anneme hediyesini verdim.Çok beğendi güle güle kullansın.

4 Şubat 2009 Çarşamba

KABAK BÖREĞİ











Annemin yaptığı kabak böreği ,börek ama tatlı bir börek bu ,biz çok seviyoruz.
Tatlısını yaptığımız kabak var ya işte ondan .

MALZEMELER

2 kg kabak
1 kg şeker
1/2 un
2 yumurta
1 çay bardağı sıvı yağ
1 çay bardağı yoğurt
1 çay bardağı süt
tuz
1 paket kabartma tozu

YAPILIŞI
İlk yapılacak iş kabakları rendelemek.Sonrası...
Unu kaba koyuyoruz üstüne yoğurdu, sütü,yumurtaları,yağı,kabartma tozunu ve tuzu ekleyip kulak memesi kıvamında yoğuruyoruz.Tepsinin büyüklüğüne göre bu hamuru bezelere ayırıyoruz bizim ki büyük olduğundan oniki beze yaptık.Sofrada oklava ile incecik açıyoruz.Yufkanın üzerine sıvı yağı sürüyoruz.Rendelediğimiz kabalardan bir avuç alıp bir tabakta bir avuç kadar şekerle harmanladıktan sonra yufkanın her yerine gelecek şekilde yayıyoruz.Resimde de görüldüğü gibi oklavanın üzerine yufkayı sarıp büzüyoruz ve tepsiye diziyoruz.Bütün bezeleri aynı şekilde yapıp tepsiyi tamamlıyoruz.Tepsi bitince üzerine sıvı yağ sürüp fırına atıyoruz.180 derece kızarana kadar pişiriyoruz.Fırından çıkardıktan sonra yumuşak olması için üstüne bir tepsi ya da örtü serip biraz bekletiyoruz ve servis yapıp afiyetle yiyoruz.

Neden kabağın hepisini beraber şekerle harmanlamayıpta ayrı harmanlıyoruz diye düşünüp aklından geçiren olursa nedeni her yufkayı açış zaman aldığından kabakla şeker sulanır yufkanın arasına konuncada yufkayıda sulandırır ve güzel olmaz onun için.Ayrıca herkesin yufka açmaya zamanı olmaz isteyen hazır yufkalarlada yapabilir.Ama tabii ki evde açılmış yufka ile yapılanı kadar lezzet beklemeyin.Ama o da gayet güzel oluyor.